Kamu Hastaneleri Birliklerinde fiyasko riski

Bu yapıda en dikkat çekici husus şüphesiz profesyonel yönetici istihdamı, batıda da örnekleri olan CEO modeli dediğimiz bu sistem sağlıkta uygulanacak zannediyorduk, sanıyorduk diyorum çünkü ciddi endişelerim var.

Erdoğan Hükümetlerinin Türkiye’yi sağlık hizmetleri alanında dünyada söz sahibi konuma getirmesinde Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın rolünü yadsınamaz.


Bakan Akdağ’ın yapılan tüm güzel işlerin altında imzası var, ancak bugünki yazımızın konusu bu güzel icraatlar değil.

Kamu Hastane Birlikleri denilen yapının fiyaskoyla sonuçlanabileceği hususunda ilgilileri uyarmakla mükellef hissediyorum kendimi.

Neden mi?

Bildiğiniz üzere 663 sayılı kanun hükmünde kararname ile Sağlık Bakanlığı teşkilat yasası yenilendi, bu KHK’da en dikkat çekici unsur Kamu Hastane Birliklerine yönelik düzenlemedir;

Buna göre;

Bakanlık politika ve hedeflerine uygun olarak, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini vermek üzere hastanelerin, ağız ve diş sağlığı merkezlerinin ve benzeri sağlık kuruluşlarının açılması, işletilmesi, faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve denetlenmesi, bu hastanelerde her türlü koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin verilmesini sağlamakla görevli, Bakanlığa bağlı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu kurulacak,

Kurum tarafından, kaynakların etkili ve verimli kullanılması amacıyla Kuruma bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları, il düzeyinde Kamu Hastaneleri Birlikleri kurularak işletilecek, Birlik teşkilatı, genel sekreterlik ve hastane yöneticiliklerinden oluşacak, Genel sekreterlik birliğin en üst karar ve yürütme organı olacak, Genel sekreterlik bünyesinde tıbbî hizmetler, idarî hizmetler ve malî hizmetler başkanlıkları kurulacak.

Şimdi bu süslü cümleleri sadeleştirelim;

1.     Bir ilde bulunan hastanelerin tümü tek çatı altında toplanıyor,

2.     Bu çatının adına “Kamu Hastane Birliği” deniliyor,

3.     Böylelikle hastaneler idari ve mali özerkliğe kavuşuyor,

4.     Her birliğin başına bir profesyonel yönetici (CEO) atanıyor,

5.     Profesyonel yöneticiye yardımcı olmak üzere tıbbı, idari ve mali işler başkanları atanıyor,

6.     Ülke genelinde her ilde birer tane (büyük illerde daha fazla olabilir) kurulacak olan bu birliklerin tamamı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından koordine ediliyor,

Bu yapıda en dikkat çekici husus şüphesiz profesyonel yönetici istihdamı, batıda da örnekleri olan CEO modeli dediğimiz bu sistem sağlıkta uygulanacak zannediyorduk, sanıyorduk diyorum çünkü ciddi endişelerim var.

Sağlık Bakanlığının KHK ile öngördüğü modele CEO modeli demek yanlış olmaz, Genel Sekreter ismi verilen CEO’lar idari ve mali anlamda geniş yetkilere sahip oldukları gibi ek ödemeler de dahil kendilerine 20.000 TL civarında ücret ödenmesi ön görülüyor.

Günümüzde CEO denilen profesyonel yöneticiler dev firmaları yönetirken sorumluluklarına uygun olarak yüksek maaşlar almaktalar, firmaya veya kuruma sundukları geniş vizyon ve gösterdikleri üstün performans şüphesiz ki aldıkları bü ücretleri de haklı kılar nitelikte.

Şimdi gelelim Sağlık Bakanlığı’nın CEO adaylarına, illerdeki dev hastane birliklerini yönetecek kişilerin büyük bir titizlikle belirlendiğini özel sektör veya kamuda başarılı olmuş üst kademe liderler yöneticilerin buralara atanacağını düşünenler fena halde yanılabilir.

Alınan duyumlar, il sağlık müdürlerinin, pratisyen hekimlerin, il ve ilçe hastanelerinde görevli başhekimlerin ve hatta hastane müdürlerinin CEO olarak atanacağı yönünde.

Şimdi sağlık Bakanı Sayın Akdağ’sa soruyoruz;

Sayın Bakan, madem elinizde CEO’luk yapacak bu kadar yönetici var sistemi niye değiştiriyorsunuz? Bu arkadaşlar güzel güzel yapsınlar görevlerini.

İl sağlık müdürünün, hastane müdürünün, başhekimin adını Genel Sekreter diye değiştirip maaşını 4’le çarparak iyi bir sistem kurulacağına gerçekten inanıyor musunuz?

Eğer hastaneleri il idaresi sisteminden koparıp bağımsız birer şirket gibi yönettirecekseniz, tercihinizi aynı kadroların unvanlarını değiştirmekten yana kullanmak yerine gerçek profesyonel yöneticilerden yana kullanmanız daha doğru olmaz mı?

Eğer benim ülkemde devlet hastaneleri şirket gibi yönetilecekse, ve bunlar karlı işletilecekse, bilgili aynı zamanda lider yöneticiler seçmek zorundasınız. Zaten diğer türlü böyle bir işin altından kalkmak, bu işi başarıyla yönetmek mümkün olmaz.

Sayın Akdağ, unutmayın ki yöneticilik de hekimlik gibi ustalık isteyen bir meslek bir sanattır. Kamu Hastane Birlikleri Genel Sekreterlerini atama sürecinin çok sancılı geçtiğini, atamaların adeta kurum içi yükselmede bir basamak atlama gibi görüldüğünü duyuyoruz, oysaki kanun size dışarıdan tecrübeli yöneticiler atama fırsatı veriyor, bence bu fırsat çok iyi değerlendirilmelidir.

Ne diyelim?

Allah kolaylık versin diyelim.


Mustafa Engin KARA / Rotahaber
mustafaenginkara@msn.com