SAĞLIKTA 76 MİLYARLA YÜKSELEN MEMNUNİYET

SAGEM (Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü) 1999’ da 4.9 milyar TL olan sağlık harcamalarının 2011’ de 76 milyar düzeyine yükseldiğini açıkladı.
Ayrıca, 1999’ da harcamaların % 61.1’ i kamu, % 38.9’ u özel sektör tarafından karşılanırken, 2011’ de % 75’ inin kamu tarafından karşılandığı belirtiliyor. Yani harcamalarda kamunun payı ciddi oranda artmış durumdadır.

Bu demektir ki, 76 milyar TL’ lik harcamanın, yaklaşık 57 milyar TL’ si kamu tarafından harcanmış. 


Yalnızca SGK’ nın sağlık harcamaları da zaten 36-40 milyar TL arasında görünüyor.
Diğer bir deyişle, yıllık 330 milyar TL civarındaki bütçe gelirinizin, 57 milyar TL’ sinin kamu kaynaklarından sağlığa harcamış durumdasınız.

Buna karşılık da, memnuniyet oranı % 39.5’ tan % 75.9’ a çıkmış.

Memnuniyet % 100 Olur mu ?

Yani 57 milyar TL’ lik kamu sağlık harcamasıyla % 75.9 memnuniyet sağlamış durumdasınız.
Memnuniyet % 100 olur mu?

Boşuna çaba harcamayın. Olmaz. Türkiye’ nin toplam yıllık bütçe geliri olan 330 milyarın tümünü sağlığa harcasanız yine olmaz.

Belki % 90 - % 95 olur ama, % 100 olmaz. Çünkü her zaman için memnun olmayan bir kesim olacaktır.

Yani böyle bir yarış, nafile ve hayalci bir yarış olacaktır.

Optimal Nedir, Marjinal Nedir?
Maalesef Türkiye, sorunlarını cesaretle, dürüstçe ve katılımcılıkla tartışabilen bir ülke değil. Kim baskın çıkarsa o etkin oluyor. Otoriterlik ve darbecilik eğilimleri her alanda kendisini gösteriyor. Sağlık politikaları konusunda da Türkiye gerçekçi tartışmalar yapamadı.

Bu nedenle de, çeşitli nedenlerle aşırı harcamaları ve genelde popülizmi temsil eden marjinal politikalar egemen oldu.

Türkiye, sağlık alanında marjinal politikalara sürüklendi. Daha doğrusu harcamalarda marjinalleşti, dengesini kaybetti ve savruldu.

Bu marjinal politikalar, kamu sağlık harcamalarını SAGEM’ in verilerine göre 57 milyar TL’ ye yükseltti.

Optimal, mevcut kısıtlı olanakların bir denge halinde en uyumlu ve verimli kullanılması demektir.
Yıllık 57 milyar TL kamu sağlık harcaması marjinal bir harcamadır.
Örneğin, bu miktar 20-30 milyar TL arasında da gerçekleşebilirdi ve optimal bir harcama olabilirdi. Daha gerçekçi ve sürdürülebilir bir sağlık sistemi kurulabilirdi.

Türkiye Borçsuz Olabilirdi
Yılda 20-30 milyar TL civarında bir kaynağın 10 yıl boyunca tasarruf edildiğini düşünün.
Türkiye daha borçsuz olurdu. Belki cari açık oluşmazdı. Bütçe açığı olmazdı. SGK bu kadar zor durumda olmazdı ve daha sürdürülebilir bir güce sahip olurdu.
Sağlıkta aşırı ve marjinal kamu harcamalarıyla bu fırsatlar kaçırıldı.
          
Kantarın Topuzu Fazla Kaçmış
Yine SAGEM verilerine göre, 1999’ da cepten sağlık harcamaları Türkiye’ de      % 29.1 iken, 2011’ de % 16.2 düzeyine gerilemiş.

OECD ülkelerinde ise, 1999’ da % 19.6 iken, 2011’ de de hemen hemen aynı düzeyde, % 19.2 olarak gerçekleşmiş. Yani şu anda cepten sağlık harcamalarında Türkiye, OECD ülkelerinden de alt düzeye inmiş.

Genelde her kategoride OECD ülkeleri içinde ya en sonuncuyuz, ya da sonlardayız. OECD ülkeleri ortalamalarının da oldukça altında olmaya alışkınız.
Ancak, cepten sağlık harcamalarında OECD ülkelerinin ortalamasından da bir hayli iyi durumdayız. Yani OECD ülkelerinden de zengin olan devletimiz (!) sağolsun vatandaşa hiç para harcatmıyor ve neredeyse tüm sağlık harcamalarını üstlenmiş durumdadır.
SAGEM verileri de, kamu sağlık harcamaları konusunda kantarın topuzunun fazla kaçtığını göstermektedir.

Sağlık Harcamaları Üretim Değil, Tüketimdir
Sağlık harcamalarının artışı, bir ülkeyi ilerletmez. Tüketimi körükler.
Bu harcamaların çoğu ilaca, teknolojik cihazlara, giderek lüks hale gelen bina inşaatlarına, iyice genişleyen personel harcamalarına gitmektedir.

Yani üretime gitmiyor. Tamamıyla tüketime gidiyor. Cari açığı, SGK açığını ve bütçe açığını artırıyor.
Eğer bir kısmı reel sektöre, üretime, altyapı yatırımlarına yöneltilseydi, Türkiye bugün çok daha güçlü ve ayakları yere sağlam basan bir konumda olurdu.

NE YAPILABİLİR?
Gerçekçi, dengeli ve optimal harcama politikalarına dönülmelidir. Sağlıkta marjinal hale gelen kamu harcamaları kontrol altına alınmalıdır.
Çünkü, sağlıkta marjinalleşen ve iyice savurgan hale gelen kamu harcamaları, Türkiye’ nin daha öncelikli ve gerekli alanlarını ikinci plana ittiği gibi, genelde Türkiye bütçesini, cari açığı ve SGK’ nın geleceğini de tehdit eder niteliktedir.
Hiçbir sağlık sistemi, halkın katılımı olmadan sürdürülemez. Harcamalara halkın katılımı şarttır. En azından, ödeme gücü yerinde olan toplum kesimlerinin sağlık harcamalarına katılımı sağlanmalıdır.
Bu amaçla, Tamamlayıcı Sigorta yaygınlaştırılmalıdır.
Katkı payları gözden geçirilmelidir.
Tamgün yasası gözden geçirilmeli, esnek çalışma saatlerine dönülerek, personel maliyetleri azaltılmalıdır.
SGK’ nın ödeme ve taahhüt sınırı çok geniştir. Kapsamlar, tıbbi olarak zorunlu olan işlemlerle sınırlandırılmalıdır.
İlaç kapsamı, zorunlu ilaçlara indirgenebilir.
Tetkik ve inceleme kapsamları, tıbbi olarak zorunlu işlemlerle sınırlanabilir.
Tüm diğer kapsamlar gözden geçirilmelidir.

“Sağlıkta her şey, herkese ücretsiz olmalıdır” fantazisinden,
“ Temel ve tıbbi olarak zorunlu asgari işlemler ücretsiz olmalı, diğer işlemler için ödeme gücü olan kesimlerden bedeli alınmalıdır”

Anlayışına ve gerçekçi uygulamalara geçilmelidir.
Zaten sıkışan ekonomik koşullar, Türkiye’ yi zorunlu olarak bu yöne doğru sürüklemektedir.


02.10.2012
Dr. P. Göktaş
e-mail: tiplab@tiplab.ogr